
“Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.”
(Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu’l-İman, 5/315, no: 2778)
GİRİŞ
Hariri, insanın bir uygarlık yaratmasında en büyük etkenin dedikodu yapabilmesi olduğunu söyler. Freud’a göre ise bir uygarlık kurabilmiş olmamız dürtülerimizi bastırabilme ve erteleyebilme yeteneğimize bağlıdır. Bu iki önerme arasında nasıl bir bağlantı olabilir? Dürtü denetimi dedikoduya o da uygarlığa yol açıyor olmasın? Aslında ikisi arasındaki bağlantı ya da dedikodunun dinamikleri bu kadar basit değil ama bu çıkarım da hepten şaka değil.Dedikodu aslında birkaç şeyin ortak adı. İçinde farklı tipte dedikodular var, farklı dedikodular olduğu için de farklı dinamikler söz konusu. Bu makalenin tamamı Birey ve Toplumun Psikodinamikleri Üzerine isimli kitapta yer almaktadır.
Bu gerçekten çok etkileyici bir yazıydı. Bu yazıyla ilk olarak “Psikeart” dergisinin dedikodu sayısında rastlaştık. Yazının bilgilendiriciliği için teşekkürler.